Eski İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimi Sidar Demiroğlu; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na ilettiği, adliyedeki “rüşvet, iş takibi, aracılık ve usulsüzlük” iddialarını içeren dilekçesindeki yer alan kendisi ile ilgili suçlamalara yanıt verdi.
16 Ekim 2023 tarihinde HSK Genel Sekreterliği’ne yazdığı dilekçede, Demiroğlu; “Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığım 1 yıllık süre boyunca hakkımda suistimal yaptığıma yönelik hiçbir ihbar ya da şikâyet söz konusu olmadığı gibi itirazen kaldırılan tek bir kararım dahi yoktur… Sadece şahsım değil; 1., 2. ve 3. derece tüm akrabalarımın, banka hesaplarının, ekonomik durumlarının ve sosyal yaşantılarının incelenmesini talep ediyorum. HTS kayıtlarının en ince ayrıntısına kadar incelenmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Hâkim ayrıca; “Cumhuriyet Başsavcısı’nın 1 yıl boyunca neden hiçbir işlem yapmadığını, neden hiçbir girişimde bulunmadığını ve neden ‘dedikodular ve soyut iddialar’ üzerinden hareket ederek şahsımın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olmasından sonra harekete geçtiğini sayın kurulunuzun feraset ve takdirine bırakmaktayım” değerlendirmesini yaptı.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, 6 Ekim 2023’te Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği’ne yazdığı yazı ile İstanbul Anadolu Adliyesi’nde bazı ve hâkim ve savcılarla ilgili “rüşvet, iş takibi, aracılık ve usulsüzlük” iddialarını dile getirmişti.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI | Çürümek: Yargıda temiz eller mi, güç savaşları mı?
Uçar’ın HSK’ya başvurusu, Birgün Gazetesi muhabiri Timur Soykan tarafından haberleştirilmişti. Soykan’ın haberi ve ilgili haberlere erişimin engellenmesi talep edilmişti. Erişim engelini, Başsavcı Uçar’ın HSK’ya gönderdiği yazıda adı geçen İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun talep etmişti. İddiaları konu edinen 77 habere ilişkin, yine İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından erişim engeli ve içerikten çıkarma kararı verilmişti.
Adalet Bakanı Tunç açıkladı: Başsavcının “adliyede rüşvet çarkı” ihbarı için soruşturma başlatıldı
Bakan Tunç: HSK Teftiş Kurulu’nca müfettiş görevlendirilmiştir
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Başsavcı İsmail Uçar’ın HSK’ya bildirdiği iddialarla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca HSK’ya gönderilen ihbar dilekçesinde bahsedilen iddialarla ilgili olarak HSK ilgili dairesince gerekli inceleme ve soruşturma başlatılmış olup, verilen inceleme ve soruşturma izni üzerine HSK Teftiş Kurulu’nca müfettiş görevlendirilmiştir.”
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı’nın 6 Ekim tarihli ihbarında adı geçen hakimlerden Sidar Demiroğlu, 16 Ekim 2023’te; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği’ne yazı yazdı. Demiroğlu, yazısında “Uçar’ın, şahsına yönelttiği iddia ve suçlamalara karşı yanıtlarını ve taleplerini” ifade etti.
Hâkim Demiroğlu, dilekçesinde; göreve 3 Ekim 2016’da Balıkesir Kepsut Hâkimi olarak başladığını, 2019 Yaz Kararnamesi ile İstanbul Anadolu Hâkimi olarak atandığını, 3 yıl burada Asliye Ceza Mahkemesi’nde görev yaptıktan sonra 2022 Yaz Kararnamesi ile 4. Sulh Ceza Hâkimi olarak yetkilendirildiğini belirtti. Demiroğlu, “İstanbul Anadolu 21. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev başladığım 1 Eylül 2023 tarihine kadar 1 yılı aşkın süre 4. Sulh Ceza Hâkimi olarak mesleğimi yerine getirdim. Sulh Ceza Hâkimi olarak görevlendirilmem bakımından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar da şahsımla ilgili olumlu görüş ve kanaat bildirmiştir” dedi.
MEHMET YILMAZ YAZDI Adliye çürürken seyrediyoruz
Demiroğlu’nun, İstanbul Anadolu 21. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak imzaladığı dilekçeye ANKA Haber Ajansı ulaştı. Demiroğlu’nun dilekçesindeki ifadeleri şöyle:
“Nedenini anlamadığım bir biçimde”
“Görev yaptığım süre boyunca mesleğimdeki iş ve işlemlerimle alakalı herhangi bir ihbar ya da şikayetle karşılaşmadığım gibi herhangi bir soruşturma da geçirmedim. Nitekim 6 Şubat 2023 tarihinde 31 Aralık 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1. sınıfa ayrılmama karar verilmiştir.
Ancak nedenini anlamadığım bir biçimde Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görevlendirildikten 1 ay sonra Sulh Ceza Hakimi olarak görev yaptığım dönem dahilinde vermiş olduğum ve herhangi bir itiraza uğramayan ya da itiraz edilmiş olsa bile itirazın reddine hükmedilen kararlarla ilgili olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından itham edilerek önce hakkımda Kurulunuza çok ağır suçlamalar içeren bir bildirimde bulunulmuş, ardından bu iddiaları içeren haberler bir kısım basın ve yayın organları tarafından medyada paylaşılmıştır.
“Hakkımda hiçbir ihbar veya şikayet söz konusu olmadığı gibi”
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki; Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığım 1 yıllık süre boyunca hakkımda suistimal yaptığıma yönelik hiçbir ihbar ya da şikâyet söz konusu olmadığı gibi itirazen kaldırılan tek bir kararım dahi yoktur. Takdir edileceği üzere Sulh Ceza Hâkimi olarak 1 yıllık süre boyunca vermiş olduğum yüzlerce tutuklama kararı, onlarca adli kontrol ya da salıverilme kararları, yüzlerce erişimin engellenmesi kararları, arama, el koyma, yakalama, iletişimin tespiti ve soruşturma aşamasını ilgilendiren birçok karar mevcuttur. Yukarıda da ifade ettiğim gibi vermiş olduğum tüm bu kararların neredeyse yüzde 99’luk kısmına hiçbir itiraz yapılmamıştır. İtiraz edilen kararlarda ise üst mahkemeler tarafından itirazın reddine dair karar verilmiştir.
“Başsavcı 1 yıl boyunca neden hiçbir eylem yapmadı?”
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı’nın yakınma bildirimine ek olarak sunmuş olduğu tutanaklardan da anlaşılacağı üzere tarafımca verilmiş kararlara karşı kahir ekseriyetle Başsavcı bünyesinde çalışan Cumhuriyet Savcıları tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamış, itiraz edilen 1 ya da 2 dosyada da üst mahkeme tarafından itirazlar reddedilmiştir. Bu nedenle aşağıda örnekleriyle açıklayacağım hususlar çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcısı’nın 1 yıl boyunca neden hiçbir işlem yapmadığını, neden hiçbir girişimde bulunmadığını ve neden ‘dedikodular ve soyut iddialar’ üzerinden hareket ederek şahsımın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olmasından sonra harekete geçtiğini sayın kurulunuzun feraset ve takdirine bırakmaktayım.
14 Nisan 2023 tarihindeki sorgu nöbetimde tutuklama talebiyle O. D. D. isimli şüpheli, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar ve başsavcı vekili … hakkında B.T. ve başka bir kadın şahsın yapmış olduğu ve hem bu kişilerin hem de başsavcı vekilinin çeşitli ilişkilerini anlatan telefon görüşmelerinin yurt dışında yaşayan kişi ya da kişilere sızdırılması sebebiyle Hakimliğimize sevk edilmiş olup, bu kişi ile yapılan sorgusunu müteakip Hakimliğimizce tutuklanmıştır.
Adı geçen şüpheli beyanlarında halihazırda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcıvekili olan … ile ilgili olarak bir kısım beyanlarda bulunmuş (…) beyanların tamamı savunma hakkı kapsamında sorgu tutanağına geçirilmiştir. Bu işlemden yaklaşık bir hafta sonra (…) tarafıma (…) … isminin zapta geçmiş olması nedeniyle rahatsız olduğu ve bu durumdan hoşlanmadığı ifade edilmiştir. Bu durumun hukuka aykırı olarak bir yönü olmadığını belirterek, bu konuyu uzatmayarak, meseleyi kapattım.”
Demiroğlu, dilekçesinin bu bölümünde, Başsavcıvekili ile nasıl bir araya geldiğini ve yaşananları şöyle aktardı:
“Ancak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından hakkımda ileri sürülen iddialar henüz kamuoyuna yansımadan önce, 10 Ekim 2023 tarihinde (…) kendisine (…) yaptığım işlemin hukuka aykırı olmadığını belirttim. Kendisine karşı verilemeyecek hesabımın olmadığını ve alnımın açık olduğunu beyan ettim. Daha sonra oradan ayrıldım. Birkaç gün sonra da hakkımdaki suçlamaları basından öğrendim.”
“Bu kararların rüşvet karşılığı verildiğini iddia etmek, en hafif deyimle büyük bir haksızlıktır”
Hâkim Demiroğlu, Başsavcı Uçar’ın dilekçesinde belirtilen iddialara yanıt verdikten sonra, şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, şahsımın erişimin engellenmesi kararlarını sözüm ona ‘belli paralar karşılığında’ verdiğime ilişkin bir isnatta bulunmuştur. Şunu ifade etmeliyim ki; Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığı bir yıl boyunca özellikle yurt dışında yaşayan ve genellikle FETÖ firarisi olan kişi ya da kişilerin ülkemizde yaşayan iş adamı, siyasetçi ve akademisyen olan birçok kişiye yönelik; kişilik haklarına saldırı kapsamındaki beyan ya da yayınlara yönelik birçok erişimin geneli kararı hakimliğimiz tarafından verilmiştir.
Bu kararların rüşvet karşılığı verildiğini iddia etmek, en hafif deyimle büyük bir haksızlıktır. Nitekim bu kararlarım nedeniyle Almanya’da yaşayan FETÖ firarisi Cevheri Güven tarafından bizzat ismimi içeren tutanak paylaşılarak tehdit edildim. Bu husus adı geçen kişinin Twitter hesabında halen durmaktadır.
Kamu adına yargılama sürecini takip eden ve kül halinde çalışan Cumhuriyet Başsavcılığı kanun tarafından gösterilen yolları kullanmak yerine kendi ifadesiyle de kabul edildiği gibi kapalı kapılar ardından yapılan dedikoduları esas alarak hem şahsımı, hem eski komisyon başkanını hem diğer hakimleri, hem de bir bütün olarak Türk yargı teşkilatını haksız ve mesnetsiz bir biçimde zan altında bırakma ve karalama yoluna gitmiştir.”
“Sadece şahsım değil; 1., 2. ve 3. derece tüm akrabalarımın, banka hesaplarının, ekonomik durumlarının ve sosyal yaşantılarının incelenmesini talep ediyorum”
Demiroğlu, HSK’den şunları talep etti:
“Görev yaptığım süre boyunca vermiş olduğum kararlar nedeniyle verilmeyecek bir hesabım yoktur. Sadece şahsım değil; 1., 2. ve 3. derece tüm akrabalarımın, banka hesaplarının, ekonomik durumlarının ve sosyal yaşantılarının incelenmesini talep ediyorum. HTS kayıtlarının en ince ayrıntısına kadar incelenmesini talep ediyorum.
Çünkü bu incelemeler yapıldığında görüleceği üzere her ay ek hesabımı kullandığım, bir diğer ifade ile hesabımın sürekli ekside olduğu, herhangi bir gayrimenkulümün bulunmadığı, 100 metrekarelik bir lojmanda oturduğum, öğretmen olan eşilin ve benim maaşımız dışında bir gelirimiz olmadığı, sadece eşime ait 2017 model bir araç olduğu, bahsimin otomobilinin dahi bulunmadığı, çocuklarımın devlet okullarında okuduğu ve oldukça mütevazi bir yaşam sürdüğüm anlaşılacaktır. Bu suçlama başlı başına haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli bir suçlamadır.
Tüm bu açıklamalarım ışığında Sayın Kurulunuzdan iki talebim mevcuttur: Hakkımdaki iddialarla ilgili olarak gerekli araştırmanın titiz bir biçimde ve en ince ayrıntısına kadar soruşturma açılması suretiyle icra edilmesini,
Şahsıma yönelik iftira, hakaret, adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve görevi kötü kullanma suçlarını işleyen tüm ilgililer hakkında da gerekli yasal işlemlerin başlatılmasını saygılarımla arz ve talep etmekteyim.” (ANKA)