Birinci, Türkiye’nin sağlık verisini sayısallaştırdığını ve yıllardır sağlık verisi topladığını dile getirerek, “Türkiye, bireysel sağlık verisi topluyor. Sağlık sistemine dair her şeyin uzun yıllardır var olduğu bir ülke burası. Birçok ülke daha buna yeni başlıyor.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin en büyük avantajının geleceğe dair öngörülebilecek uygulamalar, koruyucu sağlık uygulamaları, kişiye sanal ikizlik, sanal asistanlık yapacak, Agent AI’lık (yapay zeka ajanı) yapabilecek, bireyi bile uyandırabilecek, onun sağlığını yönetmesini kolaylaştıracak uygulamalar geliştirmek olduğunu vurgulayan Birinci, “Bunun için de çok değerli bir veriye ihtiyacımız var. Türkiye, her bir hekimin bir hastalığa nasıl yaklaştığını bilebilecek yapay zeka uygulamaları yapabilecek durumda. Biz fırsatlara sahibiz. Şu anda bile Avrupa’nın birçok ülkesinin önündeyiz. Dijital ekosisteme vatandaşı entegre etmek açısından ‘üstümüzde’ diye bahsedilen ülkelerin, bizim bir hastanemizin 6 ayda baktığı hasta kadar toplam nüfusları var.” değerlendirmesinde bulundu.
Birinci, sağlık ve yapay zekanın her yıl yüzde 40 büyüdüğünü ve artış oranının çok yüksek olduğunu vurgulayarak, “Sağlıkta yapay zekanın küresel pazar büyüklüğü 2030’da 200 milyar doları geçecek ve bu pazarda söz sahibi olmaya en büyük potansiyele sahip ülkelerden biri Türkiye’dir.” diye konuştu.
Türkiye’nin kendi ölçeğindeki ülkelerin çok önünde olduğunu vurgulayan Birinci, bu hızın kaybedilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Birinci, bütün veriyi sayısallaştırarak, ciddi anlamda doğru hale getirdiklerini ve bu konuda Türkiye’nin dünyadaki en iyi ülkelerden biri olduğunu ifade etti.
Birinci, “Hala eksiklerimiz var mı? Var. Yaşadıkça öğreniyoruz. Ama şükürler olsun şimdiye kadar bir dijital felaketle karşılaşmadık ve bu bütün dünya tarafından da gıpta ile seyrediliyor. Yaptığımız uygulamalar dünyada ‘best practice’ ilan ediliyor. Birçok uygulama öyle ve dünyada şampiyon olmuş, birinci olmuş uygulamalarımız var. Böyle olmaya devam etmeyi arzuluyoruz. İnşallah hata yapmayız ve hep beraber bu ekosistemi daha güçlü hale getirebiliriz.” şeklinde konuştu.
Etik ilkelerin de hiçbir zaman ihlal edilmemesi gerektiğini anımsatan Birinci, bu sistemlerin yanlış öğrenilmesine fırsat verilmemesi gerektiğini ve kayıtçılığın çok iyi olması gerektiğine dikkati çekti.
“Türkiye’deki dijitalleşme ekosistemine çok ciddi destek veriyoruz.” diyen Birinci, konuşmasını şöyle tamamladı: “Tek başımıza değiliz. Birçok insan, sektör, bizimle beraber çalışanlar, bu sürece şimdiye kadar emek verenler, sağlık yönetimi konusunda da ciddi deneyime sahip yöneticiler ve vizyoner üst yöneticiler, neticede siyaset kurumunun bu konuda destek atması, e-Devlet uygulamalarını yaygınlaştırması da bizim işimizi çok kolaylaştırıyor. Vatandaştan karar verici siyaset kurumuna ve bu alandaki ara yöneticilere kadar herkesin aynı hedef etrafında birimin ihtiyacını görmek için dijital sistemleri araç olarak kullanma ve bunu başarılı bir şekilde yönetmek çok kritik bir takım oyunu. Biz de bunu başarmışız. Bundan sonra da böyle devam ederiz diye umuyorum.”
